Türkiye, Avrupa Konseyi’nin verilerine göre cezaevlerinde en fazla tutuklu ve hükümlü bulunduran ülke olarak biliniyor. Bu kapsamda cezaevlerinde 12 ila 18 yaş arasındaki hükümlü ve tutukluların durumu da merak ediliyor. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün son verilerine göre, cezaevlerinde 12 ila 18 yaş arasında toplam 2 bin 76 hükümlü ve tutuklu çocuk bulunuyor. Bunların 1406’sı tutukluyken, 670’i de hükümlü satatüsünde. Müdürlüğün bünyesinde çocuk hükümlülerin infaz sürelerini doldururken eğitimlerini de sürdürebilecekleri dört adet “çocuk eğitimevi” ve dokuz adet de çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu bulunuyor. Bakanlığın 2023 faaliyet raporuna göre bu kapalı ceza infaz kurumlarının sadece 6’sında örgün eğitimi sağlayan çok programlı liseler bulunuyor.
HEDEF TUTMUYOR
Bakanlığın 2024-2028 stratejik planında ise suça sürüklenen çocuklar özelinde örgün öğretimin istenilen düzeye gelmediği belirtildi. Çocukların örgün eğitime devam edebilmesi için ceza infaz kurumlarında kurulan çok programlı liselerin yaygınlaştırılması gerektiği kaydedildi. Denetimli serbestlikle takibi yapılan çocukların da sayıları dikkat çekiyor. Bakanlık açıkladığı verilerde ise denetimli serbestlikle takibi yapılan çocukların sayısı hükümlü ve tutuklu çocukların sayısının yaklaşık yedi katı. Söz konusu faaliyet raporunda Türkiye’de denetimli serbestlikle toplam 15 bin çocuğun takibi yapılıyor. Bununla birlikte takip sayısında da bakanlığın hedefi tutturamadığı saptandı. Bakanlık, 2023 için takibi yapılan çocuk sayısının 15 bin 407’den 13 bin 500’e düşürülmesi hedefledi. Ancak, yıl sonunda sayı 15 bin 7’ye düşürülebildi. Bakanlık son strateji planında kurumun güçlü yönleri arasında “çocuklara yönelik adalet hizmetlerinin güçlendirilmesini” gösterdi ancak hedeflerinde kendi durumuyla çelişti.
ÇOCUK ADALETİ GÜÇLENDİRİLMELİ
Planda; çocukların adli süreçte etkin korunmasını sağlayacak mekanizmaların güçlendirilmesi hedefi kondu. Bakanlık bu hedef kapsamında çocuk ağır ceza ve çocuk mahkemesi ile çocuk suçları soruşturma bürolarının sayılarının artırılması ve bu kurumların fiziki koşullarının iyileştirilmesini amaçladı. Ancak bütçe olanağının yetersizliği ise risk olarak belirlendi.